Paylaş ! Facebook Paylaş ! Twitter Paylaş ! Google+ Paylaş ! Reddit Paylaş ! Pinterest Paylaş ! Linkedin Paylaş ! Tumblr Öncelikle çok geniş kapsamlı bir konu olduğunu belirtmek istiyorum. Sene olmuş 2016 (oda bitti sayılır ya) acaba savaş teknolojisi açısından dünyanın neresindeydik ve neresine gidiyoruz biraz değinelim bu konulara. Bildiğimiz gibi dünya tarihinde savaş teknolojisinin gelişmesinde ki en önemli etkenlerden biri savaşlar. Dünyada İkinci Dünya Savaşı döneminde ve soğuk savaş döneminde bu alanda çok büyük sıçramalar yaşandı. Uzaya ilk gidiş, devasa tanklar, füzeler, nükleer silahlar, çeşitli savaş uçakları, uçak gemileri, radyo frekans modüllerinin geliştirilmesi ve kullanılması vesaire daha da çoğaltabiliriz. Peki, biz bu gelişmelerinin neresindeydik ve şimdi neresindeyiz? Evet, 1950’lerde uçak fabrikalarımızı kapatırken, 1960’larda kendi ürettiğimiz ilk arabalarımıza benzin koymayı da unutuyorduk. 1990’lara kadar karanlık bir dönemden sonra 2000’li yıllarda tekrar teknoloji pazarında yer almaya başlıyorduk (Her ne kadar yan sanayii bile olsa). Biz uyurken (uyutulurken) bu arada dünya durmuyor büyük bir teknoloji devrimi geçiriyordu. Buraları kısa geçip günümüze dönsek daha iyi olacak sanki 🙂 . Evet, aslında bizim de teknolojik olarak batıyı yakalamamız için bir savaşa ihtiyacımız vardı belki de. 1980’lerden beri doğuda malum örgütle (tam olarak kelimeyi karşılamasa da bir nevi verilen) savaşımız mevcut. Şimdi ise Irak’ın ve Suriye’nin Kuzeyinde yapılan operasyonların, bizi ağır savunma sanayi, haberleşme, izleme görüntüleme, analiz gibi birçok alanda ileriye taşıyacağını düşünüyorum. Her ne kadar bu gelişmeleri bize yaşatacak şirket sayısı iki elin parmağını yeni yeni geçmeye başlasa bile yatırımların en kısa zamanda daha çok şirketle ve/veya devlet desteği ile artacağına kanaatim tam. Bu kadar geç kalınmışlığa rağmen, eylül ayı istatistiklerine göre özellikle savunma sanayiinde dünyanın en iyi 100 şirketinden 58. sırada Aselsan 78. sırada ise TEİ yerini almakta. Bu rakamlar gözümüzü korkutmasın. Bu şirketlerin büyük bölümü ABD ve Rusya dan oluşmakta. Bu sonuca göre sektördeki ABD ve Rus hegemonyası var gibi görünebilir. Dünya silah ticaretinde bu ülkeler yine en önde. Ülkelerin kendi silah satma stratejileri var kaos oluşturma planları vesair . Tekrar memlekete dönecek olursak daha birkaç gün önce uzaya gönderdiğimiz Göktürk-1 Uydusunun bize bu sektörde çok daha farklı bir yol çizdireceği aşikâr. Bu konuda öncülüğü Aselsan’ın yaptığı TEİ, BAYKAR, HAVELSAN gibi şirketlerimiz var. Bu şirketlerimizin bir bölümü kara savunma, bir bölümü haberleşme, bir bölümü İHA’lar geliştirmekle meşgul. Henüz bu şirketlerimizin pazar alanı çok geniş olmamakla beraber Asya’da Türk dünyasında, Güney’de Arap dünyasında bu şirketlerimiz için büyük fırsatlar var aslında. Pollyannacılığı bırakıp birazda gerçekçi olursak eğer; Askeri mühimmat açısından hiç azımsanmayacak bir güce sahibiz ve bir o kadar becerikli personele. Peki, bu ne kadar yeterli? İlk jetimiz için 2025’ler konuşuluyor. İlk Savaş gemisi için 2023’ler. Yine de dünya da hiç azımsanmayacak bir gücümüz var, ondan daha önemlisi cesaretimiz ve imanımız. Çok daha fazlası gerekiyor. Bu noktada ise en büyük yük, önce bilim insanlarının önünü açıp bu planları yapan devlet yöneticilerine sonra ise asıl işi yapacak olan bizlere düşüyor. Evet, ümitvar olunuz, yeis mani-i her kemaldir. Elhasıl günümüz dünyasını yakalayabilmek için bir şeyler yapıyoruz, peki ya biz onlara yetişmeye çalışırken onlar nereye varmış olacak? Evet, bunu da zaman gösterecek.